iş veren

listen to the pronunciation of iş veren
Turkish - English
employer
taskmaster
veren
employer

Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation. - İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.

No one dares to contradict his employer for fear of being fired. - Kovulma korkusundan kimse işvereni ile çelişmeye cüret edemez.

veren
principal
veren
employ

Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation. - İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.

The girl made off with her employer's money. - Kız işverenin parasını aşırdı.

veren
(Kanun) conductor
veren
governor
veren
the employer
veren
taskmaster
veren
boss
veren
master
Turkish - Turkish

Definition of iş veren in Turkish Turkish dictionary

veren
İşçileri ücretle çalıştıran gerçek veya tüzel kişi, çalıştıran, patron: "Fabrikaları, atölyeleri gezin, işçilerle, işverenlerle konuşun."- S. F. Abasıyanık
veren
İşçileri ücretle çalıştıran gerçek veya tüzel kişi, çalıştıran, patron
İşveren
çalıştıran