Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
English - Turkish
Definition of horizontal surface or platform of a yacht in English Turkish dictionary
- deck
- {i} deste
Tom çantasına uzandı ve bir iskambil destesi çıkarttı.
-Tom reached into his bag and pulled out a deck of playing cards.
Bu deste kartlarda maça altı eksik.
-The Ace of Spades is missing from this deck of cards.
- deck
- (deck out) Donatmak, süslemek
- deck
- iskambil kâğıt takımı
- deck
- tabiiye
- deck
- donatmak
- deck
- süslemek
- deck
- (iskambil) deste
- deck
- {i} kat
Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.
-The gift shop is on the second deck.
- deck
- deck chair şezlong
- deck
- deck hand güverte tayfası
- deck
- i., den. güverte
- deck
- (isim) güverte, üst kısım; kat; iskambil destesi, deste
- deck
- deck house üst güvertede yapılan kamara veya salon
- deck
- ambarda
- deck
- güve
Tom güverteyi boyuyor.
-Tom is painting the deck.
Geminin üç güvertesi vardı.
-The ship had three decks.
- deck
- bir paket oyun kâğıdı
- deck
- {i} üst kısım
- deck
- {i} iskambil destesi
İskambil destesini meşe masaya koy.
-Place the deck of cards on the oaken table.
Tom çantasına uzandı ve bir iskambil destesi çıkarttı.
-Tom reached into his bag and pulled out a deck of playing cards.
Related Terms
English - English
Definition of horizontal surface or platform of a yacht in English English dictionary
- deck
horizontal surface or platform of a yacht
Hyphenation
ho·ri·zon·tal sur·face or plat·form of a yachtTurkish pronunciation
hôrızäntıl sırfıs ır plätfôrm ıv ı yätPronunciation
/ˌhôrəˈzäntəl ˈsərfəs ər ˈplatˌfôrm əv ə ˈyät/ /ˌhɔːrəˈzɑːntəl ˈsɜrfəs ɜr ˈplætˌfɔːrm əv ə ˈjɑːt/
Resimler
Favorites