Masa ahşaptan yapılmıştır.
 - The desk is made of wood.
Bu masa ahşaptan yapılmıştır.
 - This table is made of wood.
Tom odunla yanan aşçı sobası için odun yardı.
 - Tom chopped wood for his woodburning cook stove.
Tom yakmak için odun yardı.
 - Tom chopped wood for the fire.
Benim bir tahta tarağım var.
 - I have a wooden comb.
Bu tahta bir masadır.
 - This is a wooden table.
O ağaçlığın perili olduğunu söylüyorlar.
 - They say that the wood is haunted.
Parkın her yanı ağaçlık.
 - The park is well wooded.
Bu masa tahtadan yapılmıştır.
 - This table is made from wood.
Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.
 - This stool is made up of leather and wood.
Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.
 - The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs.
Tom yosunlu, çürümüş keresteleri temizledi.
 - Tom cleared away the mossy, rotten wood.
O, bir kitaplık yapabilmesi için biraz kereste satın alıyor.
 - He is buying some wood so that he can make a bookcase.
Parkın her yanı ağaçlık.
 - The park is well wooded.