hazirlan

listen to the pronunciation of hazirlan
Turkish - English

Definition of hazirlan in Turkish English dictionary

hazırlan
get ready

Tom wondered how many hours it took Mary to get ready for the party. - Tom parti için hazırlanmasının Mary'nin kaç saatini aldığını merak etti.

Tom has to get ready for work. - Tom iş için hazırlanmak zorunda.

hazırlan
got ready
hazırla
prepare

The cook prepares different dishes every day. - Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.

You should prepare for the worst. - En kötüsü için hazırlanmalısın.

hazırla
{f} priming
hazırla
{f} steel
hazırla
{f} preparing

She is busy preparing for an examination. - O, sınava hazırlanmakla meşgul.

Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams. - Magdalena ve Lech, Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.

hazırla
concoct
hazırla
drawn up

He has drawn up a will. - O, bir vasiyetname hazırladı.

hazırla
{f} prepared

He prepared his speech very carefully. - Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.

She prepared the meal in a very short time. - O, çok kısa bir sürede yemeği hazırladı.