I have to prepare for the test in English.
 - İngilizce test için hazırlanmak zorundayım.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
 - Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
He is busy preparing for the examination.
 - O, sınava hazırlanmakla meşgul.
He was in charge of preparing a magazine for publication.
 - O yayınlama için bir dergi hazırlanmasında sorumlu oldu.
He has drawn up a will.
 - O, bir vasiyetname hazırladı.
Tom prepared dinner by himself.
 - Tom akşam yemeğini kendisi hazırladı.
He prepared his speech very carefully.
 - Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.