hayvan!

listen to the pronunciation of hayvan!
Turkish - English
animal

I know the name of this animal. - Bu hayvanın adını biliyorum.

The skin of animals is covered with hair. - Hayvanların derisi kıllarla kaplı.

brute
biped
(Konuşma Dili) disgusting, swinish; rude; crude, uncouth
beast of burden
(Konuşma Dili) disgusting person, swine; unmannerly person, rude *bastard; slob, uncouth *son-of-a-bitch
horse; mount; pack animal
habitat
churl
lodge
creature
critter
varmint
beast

He raged like a wild beast. - O, vahşi bir hayvan gibi kudurdu.

It was a strange beast. - O tuhaf bir hayvandı.

animal; beast; biped; beast of burden; brute, animal; brute; boorish, rough
pest
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Canlı şey, insanla beraber her canlı
(Osmanlı Dönemi) Yük kaldıran, araba çeken ve binilen hayvan, beygir, katır v.s
(Osmanlı Dönemi) Mc: Akılsız ve idraksız insan, ahmak. Aslı "Hayevan"dır
(Osmanlı Dönemi) İnsan olmayan idraksiz canlı yaratık
Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık
Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse)
Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık: "İnce ruhlu insanlar gibi Atatürk de hayvanları severdi."- F. R. Atay
At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık
Bir seslenme biçimi
At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık: "Zavallı hayvan bir saattir yüz okkadan fazla bir yükü sürüklüyordu."- Ö. Seyfettin