hardness, trouble, labor, distress, cavil

listen to the pronunciation of hardness, trouble, labor, distress, cavil
English - Turkish

Definition of hardness, trouble, labor, distress, cavil in English Turkish dictionary

difficulty
güçlük

O, şiiri ezberlemede güçlük çekmedi. - She had no difficulty in learning the poem by heart.

Yaşlı adam kaçtı ama güçlükle. - The old man escaped, but with difficulty.

difficulty
zorluk

Bu tür müzik, daha yaşlı insanların anlamakta zorluk çektiği bir şeydir. - This kind of music is something that older people have difficulty understanding.

Planı gerçekleştirmede biraz zorlukla karşılaşacaksınız. - You'll find some difficulty carrying out the plan.

difficulty
{i} sorun

Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi. - He had no difficulty in solving the problem.

Ben bu sorunu güçlükle çözdüm. - I solved this problem with difficulty.

difficulty
düğüm
difficulty
{i} sıkıntı

Ben İngiltere'deyken İngilizce konuşmakta büyük sıkıntı yaşadım. - When I was in England, I had great difficulty trouble in speaking English.

Herhangi bir sıkıntı içinde misin? - Are you in any difficulty?

difficulty
be in difficulties parasız kalmak
difficulty
{i} külfet
difficulty
güç şey
difficulty
make veya raise a difficulty güçlük çıkarmak
difficulty
{i} meşakkat
difficulty
{i} sıkıntı, problem. make difficulties zorluk çıkarmak
difficulty
güçlük zorluk
difficulty
itiraz
difficulty
nazlanma
difficulty
{i} engel
English - English
{n} difficulty