Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.
 - It took me an hour and a half to get there by car.
Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.
 - Let's meet halfway between your house and mine.
Tom sekiz buçuk yıl önce ailesiyle birlikte Japonya'ya geldi.
 - Tom came to Japan eight and a half years ago with his parents.
İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.
 - Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner.
Lütfen yarım saat bekle.
 - Please wait half an hour.
Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
 - He began his meal by drinking half a glass of ale.
Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
 - He began his meal by drinking half a glass of ale.
Yarım saat koşmaya devam etti.
 - He run on for half an hour.
Tom, armudu yarı yarıya böldü.
 - Tom cut the pear in half.
Tom kağıt parçasını yarı yarıya katladı.
 - Tom folded the piece of paper in half.
Tom sadece kısmen şaka yapıyordu.
 - Tom was only half joking.
Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir.
 - This car can deactivate half of its engine's cylinders.