half the battle: see battle

listen to the pronunciation of half the battle: see battle
English - Turkish

Definition of half the battle: see battle in English Turkish dictionary

half
ara

Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı. - It took me an hour and a half to get there by car.

Yaklaşık bir saat önce Tom aradı. - Tom called about half an hour ago.

half
(pul/içecek/bilet/vb.) yarım
half
buçuk

Bir buçuk asırlık bir karmaşadan sonra kraliyet otoritesi yeniden kuruldu. - Only after a century and a half of confusion was the royal authority restored.

Saat altı buçukta döneceğim. - I'll return at half past six.

half
yarı

İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır. - The population of Italy is about half as large as that of Japan.

Lütfen yarım saat bekle. - Please wait half an hour.

half
{i} yarım

Lütfen yarım saat bekle. - Please wait half an hour.

Yarım düzine yumurta aldım. - I bought half a dozen eggs.

half
yarımhalf brother üvey erkek karde
half
yarı yarıya

Bu kitabın fiyatı yarı yarıya düşürüldü. - The price of this book has been reduced by half.

Tom kağıt parçasını yarı yarıya katladı. - Tom folded the piece of paper in half.

half
kısmen

Tom sadece kısmen şaka yapıyordu. - Tom was only half joking.

half
{i} yarım, yarı: Two halves make a whole. İki yarım bir bütün eder. half an apple yarım elma. Half the students have come
half
yarım buçuk yarı
half
{i} devre

Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir. - This car can deactivate half of its engine's cylinders.

half
{ç} halves (hävz)
half
(zarf) yarı, yarı yarıya, hemen hemen, neredeyse
half
{i} yarı saha
half
hemen hemen
English - English
half