The rapid increase of imports surprised us.
- İthalattaki hızlı artış bizi şaşırttı.
As he grew excited, he spoke more and more rapidly.
- O heyecanlandığında, gittikçe daha hızlı konuştu.
I hope you have a speedy recovery.
- Umarım hızlı bir iyileşmen var.
I wish Tom a very speedy recovery.
- Tom'a çok hızlı bir iyileşme dilerim.
This survey is too long to finish quickly.
- Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
He's quick with his hands.
- O, elleriyle hızlıdır.
Do not speak so fast, please.
- Lütfen çok hızlı konuşma.
That student runs fast, doesn't he?
- Şu öğrenci hızlı koşar, değil mi?
The swallow is swift in flight.
- Kırlangıç uçuşta hızlıdır.
Time goes very swiftly.
- Zaman çok hızlı geçer.
Take a high-speed train for a long trip.
- Uzun bir yolculuk için yüksek hızlı bir trene binin.
They used a high-speed camera.
- Onlar yüksek hızlı bir kamera kullandılar.
Nothing can travel faster than the speed of light in a vacuum.
- Hiçbir şey vakum içindeki ışık hızından daha hızlı seyahat edemez.
He ignored the speed limit and drove very fast.
- Hız sınırını görmezden geldi ve çok hızlı sürdü.
My elder brother finished his homework very quickly.
- Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.
This survey is too long to finish quickly.
- Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
The quickest means of travel is by plane.
- En hızlı seyahat aracı uçaktır.
Flying is the quickest way to travel.
- Uçmak seyahat etmek için en hızlı yoldur.
I am the fastest runner.
- Ben en hızlı koşucuyum.
I wonder who can swim fastest.
- Kimin en hızlı yüzebileceğini merak ediyorum.
This was a hasty translation.
- Bu hızlı bir çeviriydi.
High speed trains are common in Europe.
- Yüksek hızlı trenler Avrupa'da yaygındır.
Propellers are not used on high speed aircraft.
- Pervaneler, yüksek hızlı uçaklarda kullanılmaz.
The express train is an hour faster than the local.
- Ekspres tren yerelden bir saat daha hızlıdır.
This is an express train. It won't make many stops.
- Bu hızlı bir tren. Çok durakta durmaz.
Tom currently holds the school record for the 100 yard dash.
- Tom şu anda 100 yarda hızlı koşmada okul rekorunu elinde tutuyor.
I must dash or I'll be late.
- Hızlı koşmalıyım yoksa geç kalacağım.