O bataklıkta küçük bir kulübede tek başına yaşıyor.
- Er wohnt allein in einer kleinen Hütte im Sumpf.
O, bir kulübede tek başına yaşıyordu.
- She was living alone in a hut.
Naoki fakirdi ve bir kulübede yaşıyordu.
- Naoki was poor and lived in a hut.
She was living alone in a hut.
- Sie lebte allein in einer Hütte.
There is a hut below the bridge.
- Unter der Brücke gibt es eine Hütte.