O, saraya kadar bana rehberlik yaptı.
- She guided me to the palace.
Nagasaki çevresinde onlara rehberlik edebilmem için kadınla birlikte gittim.
- I went with the women so that I could guide them around Nagasaki.
İngilizce konuşan, ruhsatlı bir kılavuz istiyorum.
- I want a licensed guide who speaks English.
Ben sizin için bir kılavuz olarak hareket edeceğim.
- I'll act as a guide for you.
Burada çok katı yönetmeliklerimiz var.
- We have very strict guidelines here.