Buna müştereken sahibiz.
 - We have that in common.
Tom ve Mary'nin müştereken şaşırtıcı bir şeyi var.
 - Tom and Mary have something surprising in common.
Sigara içen insanların sayısı artıyor, bu yüzden kanser yakında ölümün en yaygın nedeni olacak.
 - The number of people who smoke is increasing, so cancer will soon be the most common cause of death.
Sınır kavgaları yaygındı.
 - Border fights were common.
Onlar, ikiz olmalarına rağmen, çok sayıda ortak ilgileri yok.
 - Though they're twins, they don't have many interests in common.
İki başbakanın ortak hiçbir şeyi yoktu.
 - The two premiers had nothing in common.
Osteoporoz ileri yaşlarda daha yaygındır ve genellikle menopoz sonrası kadınlar için bir sorundur.
 - Osteoporosis is more common in advanced age, and is often a concern for post-menopausal women.
Kardiyopulmoner resüsitasyon genelde 'CPR' olarak bilinir.
 - Cardiopulmonary resuscitation is commonly known as 'CPR'.
30 tane en çok kullanılan küfürlü kelimelerin listesini düzenledim.
 - I compiled a list of 30 of the most common dirty words.
Sodyum bikarbonat, yaygın olarak kabartma tozu olarak bilinir.
 - Sodium bicarbonate is commonly known as baking soda.