I'm sorry to be late.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
He appeared at the party late.
- O, partiye geç geldi.
In childhood, time passes slowly.
- Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
Time passed very slowly this week.
- Bu hafta zaman çok yavaş geçti.
His teacher sent him to the principal's office for being tardy too many times.
- Birçok kereler derse geç geldiği için öğretmeni onu müdürün odasına gönderdi.
Tom spent a few years behind bars.
- Tom parmaklıklar ardında birkaç yıl geçirdi.
We got behind the car and pushed.
- Biz arabanın arkasına geçtik ve ittik.
After she had passed her driving test, she bought a car.
- Test sürüşünü geçtikten sonra bir araba aldı.
I passed by four houses.
- Dört evin önünden geçtim.
Click here to skip this ad.
- Bu reklamı es geçmek için buraya tıkla.
Tom skipped the conference last year as well.
- Tom da geçen yıl konferansı atladı.
It's dangerous to ignore the signal at a railroad crossing.
- Bir demiryolu geçidinde sinyali görmezden gelmek tehlikelidir.
My best friend walked by and totally ignored me.
- En iyi arkadaşım yanımdan geçti ve beni tamamen görmezden geldi.
Usually before a concert there is an announcement asking the audience to either turn off their phones or switch them to manner mode.
- Genellikle bir konser öncesinde seyirciden ya telefonlarını kapatmalarını ya da sessiz moda geçmelerini isteyen bir duyuru vardır.
Tom switched to English.
- Tom İngilizceye geçti.
I want to go over a few things with you.
- Seninle birlikte birkaç şeyi gözden geçirmek istiyorum.
Don't go over the speed limit.
- Hız sınırının üzerine geçmeyin.
The train was ten minutes behind time.
- Tren on dakika geç kaldı.
The bus arrived ten minutes behind time.
- Otobüs on dakika geç kaldı.
If he studied hard, he could pass the exam.
- Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
Ten to one you can pass the test.
- Bire on testi geçebilirsin.
I go by that shop every morning on my way to school.
- Her sabah okula giderken o dükkanın önünden geçiyorum.
I go by that church every day.
- Her gün o kilisenin önünden geçerim.
Just one year has gone by since my friend died.
- Arkadaşım öldüğünden beri sadece bir yıl geçti.
Three years have gone by since we got married.
- Evlendiğimizden beri üç yıl geçti.
I am sure of his passing the examination.
- Ben onun sınavı geçtiğinden eminim.
It was just a passing infatuation.
- O sadece geçici bir sevdaydı.
I went over the report.
- Ben raporu tekrar gözden geçirdim.
Tom went over to your house.
- Tom senin evini tekrar gözden geçirdi.
Do you mind if we cross your garden?
- Bahçenizden geçebilir miyiz?
I watched the old woman cross the street.
- Karşıya geçen yaşlı bayanı izledim.
My annual income exceeds five million yen.
- Benim yıllık gelirim beş milyona yeni geçiyor.
The temperature exceeds 30 degrees in the shade.
- Sıcaklık gölgede 30 dereceyi geçiyor.
They are constantly trying to outdo each other.
- Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
Tom drove through the narrow tunnel at high speed.
- Tom yüksek hızla dar tünelden geçti.
A car passed by at top speed.
- Bir araba son hızla geçti.
No cultural background is necessary to understand art.
- Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.
He came back last August.
- O, geçen ağustos ayında geri geldi.
The enemy cavalry crossed the river by an unknown ford.
- Düşman süvarisi, bilinmeyen bir geçit yoluyla nehri geçti.