One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
 - Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
She was watching TV with tears in her eyes.
 - Gözlerinde gözyaşlarıyla TV izliyordu.
Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars.
 - Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir.
Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object.
 - Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.
I closed my eyes to calm down.
 - Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
My mother looked at me with tears in her eyes.
 - Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
He observed many types of creatures there.
 - Orada bir sürü yaratık çeşidi gözlemledi.
I noticed I was being observed.
 - Gözlenmekte olduğumu fark ettim.
The woman observes and the man thinks.
 - Kadın gözlemler ve erkek düşünür.
Tom likes to observe the people walking by.
 - Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever.