Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.
- Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.
Will you show me the way to the bank?
- Bana bankaya giden yolu gösterir misiniz?
Tom wants to build an ostentatious and smart house.
- Tom gösterişli ve güzel bir ev yapmak istiyor.
Tom showed Mary some pictures of his house.
- Tom Mary'ye evinin bazı resimlerini gösteriyor.
Sami's band was playing a show in Cairo.
- Sami'nin grubu Kahire'de bir gösteri yapıyordu.
The performance was almost over.
- Gösteri neredeyse bitmişti.
There were no tickets available for Friday's performance.
- Cuma gösterisi için mevcut hiç bilet yoktu.
The teenager is showing off his new car.
- Delikanlı yeni arabasını gösteriyor.
The movie K-9 is showing.
- K -9 film gösterimde.
The exhibition caused a minor scandal.
- Gösteri küçük çaplı bir rezalet çıkardı.
The situation in Afghanistan demonstrates America's goals, and our need to work together.
- Afganistan'daki durum, Amerika'nın hedeflerini ve birlikte çalışmamız gerektiğini gösteriyor.
African Americans demonstrated for civil rights.
- Afrikalı Amerikalılar sivil haklar için gösteri yaptılar.
He probably meant that people go to demonstrations just to show up instead of actually protesting.
- O, muhtemelen insanların gerçekten protesto yapmak yerine sadece boy göstermek için gösterilere gittiklerini kastediyordu.
The protesters burnt down the synagogue.
- Göstericiler sinagogu ateşe verdiler.
Bull fighting is a very interesting spectacle.
- Boğa güreşi çok ilginç bir gösteridir.
A strange spectacle happened before my eyes.
- Gözlerimin önünde tuhaf bir gösteri oldu.
Warning: unsupported characters are displayed using the '_' character.
- Uyarı: desteklenmeyen karakterler '_' karakteri kullanarak gösterilir.
He never made a display of his learning.
- O asla öğrendikleri ile ilgili bir gösteri yapmadı.
He probably meant that people go to demonstrations just to show up instead of actually protesting.
- O, muhtemelen insanların gerçekten protesto yapmak yerine sadece boy göstermek için gösterilere gittiklerini kastediyordu.
They promised to stop their demonstrations.
- Onlar gösterilerini durdurmaya söz verdi.
Because of some technical problem, a movie was shown in place of the announced program.
- Bir teknik sorun nedeniyle, ilan edilen programın yerine bir film gösterildi.
I enjoyed watching the circus parade.
- Sirk gösterisini izlemekten zevk aldım.
We enjoyed watching a circus parade.
- Sirk gösterilerini izlerken eğlendik.
The leader dismissed the demonstrators in the park.
- Lider parktaki göstericileri görevden attı.
Did the union participate in the demonstration?
- Sendika gösteriye katıldı mı?
When do the fireworks start?
- Havai fişek gösterisi ne zaman başlar?
Fireworks will begin after dark.
- Havai fişek gösterisi hava karardıktan sonra başlayacak.