She is working as a volunteer interpreter at the international conference.
- Uluslararası Konferansta gönüllü bir çevirmen olarak çalışıyor.
She resolved to work as a volunteer.
- O, gönüllü olarak çalışmaya karar verdi.
ENERGY STAR is a U.S. Environmental Protection Agency (EPA) voluntary program that helps businesses and individuals save money and protect our climate through superior energy efficiency.
- ENERGY STAR, işletmelerin ve bireylerin tasarruf yapmasına ve üstün enerji verimliliği ile iklimimizi korumasına yardımcı olan bir ABD Çevre Koruma Ajansı gönüllü programıdır.
This was totally voluntary.
- Bu tamamen gönüllüydü.
Tom doesn't think Mary would be willing to lend him her guitar.
- Tom Mary'nin ona gitarını vermek için gönüllü olacağını düşünmüyor.
The coalition of the willing.
- Gönüllüler koalisyonu.
He voluntarily helped his mum clean.
- O, gönüllü olarak annesinin temizlik yapmasına yardımcı oldu.
Did Tom sign that confession voluntarily?
- Tom bu itirafı gönüllü olarak imzaladı mı?
Please accept my humble apologies.
- Lütfen alçak gönüllü özrümü kabul et.
The humble man is getting along with his neighbors.
- Alçak gönüllü adam komşuları ile iyi geçiniyor.
Güzel çehreli müsteşar bey, nazır beyin kapıcısından daha alçak gönüllü idi.- Ö. Seyfettin.