Turkish - English
Definition of fizik in Turkish English dictionary
- physics
The atomic bomb is the offspring of 20th century physics.
-Atom bombası, 20. yüzyılın fizik ürünüdür.
As usual, the physics teacher was late for class.
-Her zamanki gibi, fizik öğretmeni, sınıfa geç kalmıştı.
- build
- physique
- physical science
Physics is the basic physical science.
-Fizik esas doğa bilimidir.
- (bilim) physics; physique
- fizik bilimi
- physic
- fizik dersi
- (Eğitim) physics lesson
- fizik laboratuarı
- physics laboratory
- fizik muayene
- physical examination
- fizik tedavi teknisyeni
- (Askeri) physical therapy aide
- fizik tedavi uzmanı
- (Askeri) physical therapist
- fizik tedavici
- (Tıp) physiotherapist
- fizik tedavisi
- physical therapy
- fizik yapısı
- physique
- fizik tedavi
- Physical therapy
Tom will need physical therapy.
-Tom'un fizik tedavisine ihtiyacı olacak.
- fizik öğretmeni
- physics teacher
- fizik bölümü
- physics department
- fizik bölümü
- department of physics
- fizik envanter
- (Ticaret) physical inventory
- fizik felsefesi
- (Eğitim) philosophy of physics
- fizik hakikati
- physical reality
- fizik kanunu
- physics law
- fizik laboratuvarı
- physics lab
- fizik laboratuvarı
- physics laboratory
- fizik muayenesi yapmak
- make a physical examination
- fizik mühendisi
- physics engineer
- fizik tedavi
- physiotherapy
- fizik tedavi kısım şefi
- (Askeri) chief physical therapist
- fizik tedavi uzmanı
- physiotherapist
- fizik tedavisi
- physical therapy, physiotherapy
- fizik yapısı build
- (of a person's body)
- alan teorisi (fizik)
- (Fizik) field theory
- deneysel fizik
- experimental physics
- teorik fizik
- (Fizik) theoretical physics
- fizik bilimi
- physical science
- kültür fizik
- physical culture
- ana röle; fizik asistanı; varış ihtimali; halkla ilişkiler
- (Askeri) parent relay; physician assistant; probability of arrival; public affairs
- kuramsal fizik
- pure physics
- nükleer fizik
- atomics
- nükleer fizik
- nuclear physics
- psiko-fizik
- psychophysics
- teorik fizik
- pure physics
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of fizik in Turkish Turkish dictionary
- Genel ya da geçici yasalara bağlı, deneysel olarak araştırılabilen, ölçülebilen, matematiksel olarak tanımlanabilen madde ve enerji olgularıyla uğraşan bilim dalı
- Maddenin kimyasal yapısındaki değişiklikler dışında genel veya geçici yasalara bağlı, deneysel olarak araştırılabilen, ölçülebilen, matematiksel olarak tanımlanabilen madde ve enerji olgularıyla uğraşan bilim dalı. İnsanın doğal yapısı
- Kişinin dış görünüşü
- İnsanın doğal yapısı
- Genel veya geçici yasalara bağlı, deneysel olarak araştırılabilen, ölçülebilen, matematiksel olarak tanımlanabilen madde ve enerji olgularıyla uğraşan bilim dalı
- hikmet
- fizik motoru
- (Bilgisayar) Fizik motoru, video oyunlarında ve simülasyon yazılımlarında kullanılan, üç boyutlu nesnelerin çarpışma testi ve bu gibi fiziksel etkileşimlerini test eden bir yazılımdır. İçinde bir çok fizik formülü tanımlıdır. Video oyun motorlarının bir parçasıdır
- fizik gücü
- İnsan veya hayvanın beden yapısı
- fizik kondisyonu
- Bir sporcunun fiziksel ve ruhsal bakımdan durumu
- fizik tedavisi
- Hastalıkları su, ışık, hava, elektrik gibi fiziksel ve mekanik yöntemlerle tedavi etme
- fizik yapısı
- Bir insanın vücut görünüşü
- fizik ötesi
- Doğa ötesi
Related Terms
fizik
Hyphenation
fi·zikPronunciation
Resimler
History
Favorites