Turkish - English
Definition of fitîl in Turkish English dictionary
- fitil
- suppository
This pill is taken as a suppository.
-Bu ilaç bir fitil olarak alınır.
- fitil
- wick
- fitil
- (Eczacılık) seton
- fitil
- (Askeri) safety fuze
- fitil
- (Eczacılık) topping
- fitil
- (Kimya) flament
- fitil
- flute
- fitil
- wick; suppository; fuse
- fitil
- cord
Tom often wears corduroys.
-Tom sık sık fitilli kadife pantolon giyer.
She often wears corduroys.
-O sık sık fitilli pantolon giyer.
- fitil
- (lâmba vs.) wick
- fitil
- fuse, fuze (of a bomb, explosive charge, etc.)
- fitil
- fuse
- fitil
- slang dead drunk, lit up, smashed, soused, higher than a kite
- fitil
- (Terzi) piping
- fitil
- a card game in which the low score wins
- fitil
- wick (of a candle, lamp, lighter)
- fitil
- detonator
- fitil
- portfire
- fitil
- (ilaç) seton
- fitil
- candlewick
- fitil
- surg. wick; tent
- fitil
- piping
- fitil
- (kumaş) rib
- fitil
- fuze
- fitil (ilaç)
- suppository
- fitil (lamba)
- wick
- fitil gibi
- blind drunk
- fitil gibi
- stewed
- fitil gibi sarhoş
- (deyim) as drunk as a lord
- fitil makinesi
- (Teknik,Tekstil) fly frame
- fitil makinesi
- (Teknik,Tekstil) flyer
- fitil olmak (içkiden)
- fit
- fitil vermek
- incite
- fitil akımı
- filament current
- fitil ateşleyici
- (Askeri) fuse igniter
- fitil besleme
- sliver feed system
- fitil bobinleri
- roving bobbins
- fitil durdurma segmenti
- sliver stop lever
- fitil durdurma tertibatı
- roving stop device
- fitil durdurma tertibatı
- feed stop
- fitil gibi
- slang dead drunk, lit up, smashed, soused, higher than a kite
- fitil gibi
- drunk as a lord, blind drunk, as pissed as a newt
- fitil gibi
- drunk as a lord
- fitil gibi sarhoş
- drunk as a lord
- fitil gibi sarhoş
- smashed
- fitil gibi sarhoş
- sodden
- fitil kılavuz kasnağı
- sliver guide pulley
- fitil kılavuz kolu
- roving guide bar
- fitil kılavuz rayı
- roving guide bar
- fitil kılavuzu
- roving guide
- fitil makarası
- flyer bobbin
- fitil makinesi
- fly frame, flyer
- fitil olmak
- slang to become dead drunk, be lit up
- fitil olmak
- get very pissed
- fitil olmak
- to get very pissed/angry
- fitil salmastra
- cord packing
- fitil vermek
- to anger; to incite
- fitil vermek
- to incite; to enrage
- fitil
- candle wick
- fitil
- filament
- infilaklı fitil
- Detonating cord
- yaralara konan fitil
- wick placed in wounds
- anasından emdiği süt burnundan (fitil fitil) gelmek
- to go through extreme hardship
- barutlu fitil
- slow match
- fitil
- bougie
- hızlı fitil
- (Madencilik) fast burning igniting fuse
- kükürtlü fitil
- quickmatch
- saniyeli fitil
- time fuse
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of fitîl in Turkish Turkish dictionary
- FİTİL
- (Osmanlı Dönemi) Eskiden ağırlık ölçüsü olarak kullanılan dirhemin kesirlerinden biri. Dirhemin dörtte birine: denk; dengin dörtte birine: Kırat; Kıratın dörtte birine: Fitil denilir
- FİTİL
- (Osmanlı Dönemi) Eski Fitilli tüfeklerin namlusundaki baruta ateş vermek için kullanılan kükürtlü ip veya kaytan parçası
- FİTİL
- (Osmanlı Dönemi) Topa veya lâğıma ateş vermek için baruta ıslak batırılıp güneşte kurutulmuş bükme. (O.T.D.S.)
- fitil
- Eskiden topları ve şimdi lağımları ateşlemekte kullanılan kaytan biçiminde tutuşturucu madde
- fitil
- Eskiden, 0,0125g. olan ağırlık ölçü birimi
- fitil
- Yollu bir biçimde dokunmuş kumaş
- fitil
- Elli kâğıtla oynanan ve en az sayısı olanın kazanması kuralına dayanan bir iskambil oyunu
- fitil
- Lambalarda pamuktan yapılan yağ çekici madde
- fitil
- Koltuk, sandalye vb. oturulan eşyanın yapımında dikiş veya çivileri gizlemekte kullanılan şerit
- fitil
- Koltuk ve sandalye gibi oturulan eşyanın yapımında dikiş veya çivileri gizlemekte kullanılan şerit
- fitil
- Elli kâğıtla oynanan ve en az sayısı olanın kazanması kuralına dayanan bir iskambil oyunu: "... fitil oynarken kâğıtları bir müddet masaya bırakır."- S. F. Abasıyanık
- fitil
- Dokunuşunda yolları olan kumaş
- fitil
- Derin yaraların tedavisinde, yara içine salınan steril gazlı bez şeridi
- fitil
- Derin yaraların tedavisinde, yara içine salınan steril gazlı bez şeridi: "Fitiller işliyor azgın yarada."- Halk türküsü
- fitil
- iskambilde elli kâğıtla oynanan bir oyun
- fitil
- Lambada, kandilde ve mumda yağın, çakmakta benzinin yanmasını sağlayan, türlü biçimlerde bükülmüş veya dokunmuş pamuktan yapılan genellikle yağ çekici madde: "Lambanın fitili biraz daha açılmış."- Y. Z. Ortaç
- fitil
- Kumaşın altına kaytan biçiminde bükülmüş bir şey koyup üstten dikerek yapılan kabartma yol
- fitil
- Anüse konulan donmuş yağ kıvamında ve koni biçiminde ilaç
- fitil olmak
- Çok sarhoş olmak
- Fitil
- (Osmanlı Dönemi) HASİS
- Fitil
- pilte
Related Terms
fitîl
Hyphenation
fitî·lResimler
History
Favorites