esmer (f)

listen to the pronunciation of esmer (f)
Kurdish - Turkish

Definition of esmer (f) in Kurdish Turkish dictionary

esmer
esmer
Turkish - Turkish

Definition of esmer (f) in Turkish Turkish dictionary

ESMER
(Osmanlı Dönemi) Siyaha, karaya çalan kumral renk
esmer
Kurşunî renk
esmer
Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan (kimse), yağız
esmer
Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan kimse, yağız: "Üzülüyor, ama üzüntüsü, kızının esmer güzeli olmasına..."- S. F. Abasıyanık
esmer
Siyaha çalan buğday rengi
esmer
Kurşuni renk: "Sazlı köyü ayaklandığı zaman gökyüzü daha esmerdi."- T. Buğra
esmer amber
Amber balığının bağırsaklarından çıkarılan amber
esmer küf
Esmer küfler familyasının asalak hayata uyabilen örnek türü, özellikle arılarda öldürücü gelişmeler doğuran ilkel mantar (Mucor mucedo)
esmer küfler
Asalak yaşayışa uymuş türleri de bulunan yosunumsu mantarlar familyası
esmer su yosunları
Şeritleri bölmeli, renkleri esmer su yosunları
esmer şeker
Kristal şeker yapımı sırasında kristallerin santrifüjleme ile ayrılmasından sonra kalan şurubun kristallendirilmesi sonucu elde edilen, daha çok kraker ve bisküvilerde kullanılan, çok ince kristalli, koyu renkli, kokulu bir şeker
Turkish - English

Definition of esmer (f) in Turkish English dictionary

esmer
brunette

Do you prefer blondes or brunettes? - Sarışınları mı yoksa esmerleri mi tercih edersin.

He met a pretty brunette at the evening party. - Akşam partisinde güzel bir esmerle tanıştı.

esmer şeker
brown sugar
esmer
ebony
esmer kadın
brunette
esmer
swarthy

A stocky man with a swarthy complexion snatched Mary's handbag and disappeared into the crowd. - Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.

I can't understand how she can be so fair when her brother is swarthy. - Erkek kardeşi esmer olduğunda onun nasıl bu kadar sarışın olduğunu anlayamıyorum.

esmer
darkskinned
esmer
dark-skinned
esmer
brown

Tom eats a lot of brown rice. - Tom çok fazla esmer pirinç yer.

She was very brown after her holiday. - O, tatilinden sonra çok esmerdi.

esmer
tan
esmer
dusky
esmer
blackie
esmer
blacky
esmer ekmek
(Gıda) brown bread
esmer kömür
brown coal
esmer pirinç
(Gıda) brown rice
esmer sokar
(Denizbilim) dusky spinefoot
esmer tenli
dark-skinned
esmer şeker
bastards
açık esmer
light brown
sevimli ve ufak tefek esmer güzeli
small and cute and beautiful brunette
daha esmer
duskier
esmer
darkskinned, swarthy; brunette
esmer
tawny
esmer
dark, swarthy
esmer
swart

I can't understand how she can be so fair when her brother is swarthy. - Erkek kardeşi esmer olduğunda onun nasıl bu kadar sarışın olduğunu anlayamıyorum.

A stocky man with a swarthy complexion snatched Mary's handbag and disappeared into the crowd. - Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.

esmer
dark, brown
esmer (kişi/ten)
swarthy
esmer deniz algı
fucus
esmer kas
(Denizbilim) brown muscle
esmer kök
figwort
esmer olan
duskish
esmer olarak
duskily
esmer suyosunu
kelp
esmer yosun
sargasso
esmer şeker
demerara
esmer şeker
brown sugar, bastards
esmer şeker
muscovado
koyu esmer
Hispanic