Tom hayretle etrafına bakındı.
 - Tom glanced around in astonishment.
Bütün şehir hayrete düştü, belediye başkanı tutuklandı.
 - To the astonishment of the whole city, the mayor was arrested.
Ona şaşkınlıkla baktı.
 - He stared at her in astonishment.
O şaşkınlık içinde ona baktı.
 - She stared at him in astonishment.
Şaşkınlık ve hayranlık dolu olarak ona baktım. Bir süre sonra o seslendi Aval aval bakarak orada durma!
 - I looked at her full of amazement and admiration. After a while she hissed Don't stand there gawking!
İkimiz de şaşkınlık içinde gülümsedik.
 - We both smiled in amazement.
Tom hayret içinde Mary'ye baktı.
 - Tom looked at Mary in amazement.
Bana hayretle baktı ve tek kelime bile etmeden gitti.
 - She simply stared at me in amazement and went away without saying a word.