Bu elektrikli bir cihazdır.
- This is an electrical appliance.
Şirket elektrikli eşya üretiyor.
- The company manufactures electrical goods.
Elektrikli ısıtıcımızla ilgili doğru gitmeyen bir şey var.
- Something is wrong with our electric heater.
Elektrikli ısıtıcımız iyi çalışmıyor.
- Our electric heater does not work well.
Isı odanın her tarafına elektrik sobasıyla yayıldı.
- Heat was spread throughout the room by the electric stove.
Elektrik ve su olmadan hayat olmaz.
- There is no life without electricity and water.
Ütü soğuduktan sonra Mary elektrik kablosunu ütüye sardı, ütüyü tekrar rafa koydu, ütü masasını katladı ve onu yine dolaba kaldırdı.
- After the iron had cooled off, Mary wrapped the electrical cord around the iron, put the iron back on the shelf, folded up the ironing board, and put it away back in the closet.
Elektrikli teçhizatlardan uzak durun.
- Keep away from the electrical equipment.
Şimşek, elektriksel bir olaydır.
- Lightning is an electrical phenomenon.
Benim bir elektro-gitarım var.
- I have an electric guitar.
Pozitron bir elektrona benzeyen küçük bir parçacıktır fakat pozitif elektrik yüklüdür.
- A positron is a small particle similar to an electron, but with a positive electric charge.
Şimşek, elektriksel bir olaydır.
- Lightning is an electrical phenomenon.