eldmother

listen to the pronunciation of eldmother
English - Turkish

Definition of eldmother in English Turkish dictionary

grandmother
{i} babaanne

Benim babaannem çay törenlerini seviyor. - My paternal grandmother enjoys tea ceremonies.

Babaannem uçabiliyor. - My grandmother can fly.

grandmother
{i} anneanne

Kız kardeşim anneanneme benzer. - My sister resembles my grandmother.

Anneannemin ölümü büyük bir şok oldu. - My grandmother's death was a big shock.

grandmother
büyük anne

Büyük annem 82 yaşında hâlâ enerjik. - My grandmother is still vigorous at 82 years old.

O, genç olduğu için, hasta büyük annesine özveriyle hizmet etti. - Young as she was, she devotedly attended on her sick grandmother.

ancestor
ata

Tom'un ataları Afrikadan geldi. - Tom's ancestors came from Africa.

Tom yaklaşık 300 yıldır atalarının izini sürdüğünü söylüyor. - Tom says he can trace his ancestors back about 300 years.

ancestor
{i} cet
ancestor
{i} dede
ancestor
{i} soy

İngilizce ve Almanca ortak bir soyu paylaşırlar. - English and German share a common ancestor.

Dünyadaki bütün insanlar ortak bir atanın soyundan gelirler. - All humans on Earth are descended from a common ancestor.

grandmother
{i} büyükanne

Büyükannem bana istediğimden daha fazlasını verdi. - My grandmother gave me more than I wanted.

Büyükannem akşam yürüyüşe gidiyor. - My grandmother goes for a walk in the evening.

grandmother
{i} nine

Şu küçük ev, küçük bir kızken ninemin yaşadığı, papatyalarla kaplı ve etrafında elma ağaçları olan bir tepede bulunan küçük eve çok benziyor. - That little house looks just like the little house my grandmother lived in when she was a little girl, on a hill covered with daisies and apple trees growing around.

Ninem bu sabah mektubu yolladı. - My grandmother posted the letter this morning.

English - English
grandmother
ancestor