We knelt down to pray.
- Biz dua etmek için diz çöktük.
We all knelt down to pray.
- Dua etmek için hepimiz diz çöktük.
My prayer was answered.
- Benim duama cevap verildi.
He said each meeting should begin with a prayer.
- Her toplantının bir dua ile başlaması gerektiğini söyledi.
Sami continued praying.
- Sami dua etmeye devam etti.
Praying for Tom is all you can do.
- Bütün yapabileceğiniz Tom için dua etmek.
Tom prays to God once in a blue moon.
- Tom kırk yılda bir Tanrı'ya dua eder.
Tom and the other farmers prayed for rain.
- Tom ve diğer çiftçiler yağmur için dua etti.
All prayers are useless.
- Tüm dualar işe yaramaz.
My prayers were answered.
- Dualarım gerçekleşti.