Ben on üç yaşındayken babam öldü.
- Mein Vater starb, als ich dreizehn war.
Tom kaybolduğunda onüç yaşındaydı.
- Tom was thirteen when he disappeared.
Onüçüncü doğum gününden birkaç gün sonra Tony de okulu bıraktı.
- A few days after his thirteenth birthday, Tony left school, too.
On, on bir, on iki, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.
- Ten, eleven, twelve, thirteen, fourteen, fifteen, sixteen, seventeen, eighteen, nineteen, twenty.
On üç Amerikalı öldürüldü.
- Thirteen Americans were killed.
Tom o zamanda on üçten daha yaşlı olamazdı.
- Tom couldn't have been any older than thirteen at the time.
New York'ta birçok binanın on üçüncü katı yoktur.
- Many buildings in New York don't have a thirteenth floor.
On üçüncü satırdan okumaya başlayın.
- Start reading on line thirteen.
That which for mathematicians is illogical is entirely normal for musicians: seven plus seven is thirteen.
- Was für Mathematiker unlogisch ist, ist für Musiker ganz normal: sieben plus sieben ist dreizehn.
I keep thirteen cats.
- Ich habe dreizehn Katzen.