The pigs did not actually work, but directed and supervised the others.
- Aslında domuzlar çalışmadı fakat diğerlerini yönetti ve denetledi.
The pigs are not in the pen.
- Domuzlar ağılda değil.
No part of the pig is wasted.
- Domuzun hiçbir parçası boşa gitmedi.
This room looks like a pigsty.
- Bu ev bir domuz ahırına benziyor.
His father worked as a swineherd.
- Onun babası domuz çobanı olarak çalıştı.
They sacrificed forbidden swine, and put to death all who refused to eat.
- Onlar yasaklanmış domuzu kurban etti, ve onu yemeyi reddeden herkesi öldürdüler.
There's a pig in the sty.
- Ahırda bir domuz var.
Tom is very good friend, but he looks like a wild boar so I don't consider him a potential love interest.
- Tom çok iyi bir arkadaş fakat o bir yaban domuzuna benziyor bu yüzden onu potansiyel bir ilgi duyulan kişi olarak düşünmüyorum.
Wild boars have eaten all of our potatoes.
- Yaban domuzları bütün patateslerimizi yedi.
Against my advice, he fed his dog some raw pork.
- Benim tavsiyeme karşın, o köpeğini biraz çiğ domuz etiyle besledi.
Is eating pork a sin?
- Domuz eti yemek günah mı?