Tom Mary'nin araba süremeyecek kadar yaşlı olduğuna ikna etmenin zor olacağını biliyordu.
 - Tom knew it was going to be tough to convince Mary that she was too old to drive.
Tom Mary'yi hastaneye gitmesi için ikna etmenin zor olacağını biliyordu.
 - Tom knew it was going to be tough to convince Mary to go to the hospital.
Tom göründüğü kadar dayanıklı değil.
 - Tom isn't as tough as he seems.
Tom göründüğü kadar dayanıklı değil.
 - Tom isn't as tough as he looks.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
 - Times are tough. Try to be strong!
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
 - Athletes must be tough not only physically, but also mentally.
Filin derisi çok serttir.
 - The elephant's skin is very tough.
Sert oynamanın bir faydası yok.
 - It's no use playing tough.
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
 - Athletes must be tough not only physically, but also mentally.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
 - Times are tough. Try to be strong!