Tom azimli ve çalışkan.
 - Tom is determined and hard-working.
Tom azimli bir adamdır.
 - Tom is a determined man.
Kararlılık başarı için bir anahtardır.
 - Determination is a key to success.
Tom'un yüzünde bir kararlılık ifadesi vardı.
 - Tom had a look of determination on his face.
Ben senin azim ve kararlılığına hayranım.
 - I admire your perseverance and determination.
Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
 - A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır.
 - It is possible to determine the age of these rocks through scientific studies.
O, ne pahasına olursa olsun işi bitirmeye kararlıydı.
 - He was determined to finish the work at any cost.
On yılımı alsa bile, işi başarmaya kararlıyım.
 - Even if it takes me ten years, I am determined to accomplish the job.
Bu sadece biraz kararlılık gerektirir.
 - It requires just a little determination.
O, niyetinde oldukça kararlıydı.
 - He was quite decided in his determination.
Avukat eylemin rotasını belirledi.
 - The lawyer determined his course of action.
Seyahat için tarihi belirlediler.
 - They determined the date for the trip.
Önce ne yapılacağına karar vermeliyiz.
 - We should determine what is to be done first.
Seyahat için tarihi belirlediler.
 - They determined the date for the trip.
Avukat eylemin rotasını belirledi.
 - The lawyer determined his course of action.
Bu durumda belirleyici faktör neydi?
 - What was the determining factor in this case?
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
 - Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.
 - I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
 - Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.
 - I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.
O, niyetinde oldukça kararlıydı.
 - He was quite decided in his determination.