Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
 - The bones remained frozen in the ice.
Yalnızca dondurmaları değil, dondurulmuş şerbet ve donmuş yoğurdu da severim.
 - I like not only ice creams, but also sorbet and frozen youghurt.
Ben her zaman dondurulmuş olanların yerine taze sebzeler alırım.
 - I always buy fresh vegetables instead of frozen ones.
Bazen dondurulmuş sebze alırım.
 - Sometimes, I buy frozen vegetables.
Gece o kadar soğuktu ki döndüğümde neredeyse donmuştum.
 - The night was so chilly that when I returned I was almost frozen.
Çok soğuk vardı, bu nedenle göl dondu.
 - It's been very cold, so the lake is frozen.
Dün gece kurutmak için çamaşırı dışarı astım ve sabaha kadar kaya gibi donmuştu.
 - I hung the laundry out to dry last night and by morning it had frozen hard as a rock.
İliklerime kadar dondum.
 - I was frozen to the bone.