He is young, but experienced.
 - O genç ama deneyimli.
I am not experienced in driving.
 - Ben araba sürmede deneyimli değilim.
When I was young, I tried to read as many books as I could.
 - Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.
I tried many things but failed after all.
 - Ben çok şey denedim fakat yine de başarısız oldum.
Tom said he was going to try out for his school soccer team.
 - Tom okul futbol takımı için deneyeceğini söyledi.
He couldn't wait to try out his new surfboard.
 - Yeni sörf tahtasını denemek için sabırsızlanıyordu.
Older people are often afraid of trying new things.
 - Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
Tom spent a lot of time trying to learn how to play the French horn.
 - Tom Fransız kornosunu çalmayı öğrenmeyi denemek için çok zaman harcadı.
Linux is a free operating system; you should try it.
 - Linux ücretsiz bir işletim sistemidir, denemelisiniz.
Please try me for the job.
 - İş için beni deneyin, lütfen.
Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
 - Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
 - Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
Sami tried a few samples, but he didn't buy.
 - Sami birkaç örnek denedi ama satın almadı.