Speech is external thought, and thought internal speech.
 - Konuşma dış düşünce ve düşünce iç konuşmadır.
That politician is well versed in internal and external conditions.
 - O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
Storms have abraded the outer layer of paint.
 - Fırtınalar boyanın dış tabakasını aşındırdı.
The outer part of the ear is made of cartilage.
 - Kulağın dış tarafı kıkırdaktan yapılmıştır.
No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
 - Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
A ghost is an outward and visible sign of an inward fear.
 - Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.
Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
 - Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
The government was obliged to make changes in its foreign policy.
 - Hükümet, dış politikasında değişiklikler yapmak zorunda kaldı.
I'm going to go out this afternoon.
 - Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.
I can't go out because I have a lot of homework.
 - Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
You are off the point.
 - Konunun dışına çıktın.
Be sure to turn off the gas before you go out.
 - Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olduğundan emin olun.
Tom doesn't play outdoors much.
 - Tom dışarıda çok oynamaz.
It is getting dark outdoors.
 - Dışarıda hava kararıyor.
Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.
 - Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.
No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
 - Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
She managed to keep up appearances.
 - O, dışarıya belli etmedi.
Innovators think outside the box.
 - Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar.
Shall we take this outside?
 - Bunu dışarı götürelim mi?
Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
 - Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
Exoplanets are planets that are outside the solar system.
 - Ötegezegenler, güneş sistemi dışındaki gezegenlerdir.
How do scientists detect exoplanets?
 - Bilim adamları dış gezegenleri nasıl tespit ediyor?
She went out without saying good-bye.
 - Hoşça kal demeden dışarı çıktı.
I never go out without buying something.
 - Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.