düs

listen to the pronunciation of düs
Turkish - English

Definition of düs in Turkish English dictionary

düş
dream

I never dreamed I would meet you here. - Seninle burada karşılaşacağımı asla düşünmedim.

I never dreamed that I would meet her there. - Onunla orada karşılaşacağımı asla düşünmedim.

düş
dream, daydream, fantasy
düş
reverie
düş
fantasy

Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic. - Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.

düş
fiction

He's very fond of science fiction. - O, bilim kurguya çok düşkündür.

düş
delusion

Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense. - Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.

When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me. - Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.

düş
hope, aspiration, dream
düş
{f} fall

She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm. - Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.

If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps. - Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.

düş
daydream

Daydreaming is the moonlight of thought. - Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.

düş
vision
düş
illusion

Your enemies are just an illusion. - Senin düşmanların sadece bir yanılsama.

Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, but in fact you are looking at the screen. - Burada bir görsel yanılsama var. Küpe baktığını düşünüyorsun ama gerçekte ekrana bakıyorsun.

düş
plump down
düş
{f} slumped

The man slumped to the floor. - Adam aniden yere düştü.

düş
{f} decay
düş
{f} drop

It would break if you dropped it. - Eğer düşürürsen kırarsın.

It's getting dark early around here. The sun seems to drop like a rock when autumn rolls around. - Buralarda hava erken kararıyor.Sonbahar zamanı geldiğinde güneş bir kaya gibi düşüyor gibi görünüyor.

düş
{f} falling

Tom broke his neck falling down a flight of stairs. - Tom merdivenlerden düşerek boynunu kırdı.

Falling interest rates have stimulated the automobile market. - Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.

düş
{f} fallen

Tom picked up the coins that had fallen behind the sofa. - Tom kanepenin arkasına düşmüş olan bozuk paraları topladı.

A fallen rock barred his way. - Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.

düş
romance

At first, I thought I had an advantage because I spoke a Romance language. - İlk başta, bir Romen dili konuştuğum için bir avantajım olduğunu düşündüm.

I think that maybe I should stop reading romance novels. - Belki aşk romanları okumayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.

düş
imagination

Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination. - Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.

düş
plunk
düş
fell

She fell down the ladder. - O, merdivenden düştü.

The horse broke its neck when it fell. - Düşen at boynunu kırdı.

düş
plummet

Tom's grades soon plummeted. - Tom'un notları yakın zaman içinde düştü.

The share price is plummeting – get out while you can. - Hisse fiyatı düşüyor - yapabiliyorken ayrılın.

düş
pie in the sky
düş
decayed
düş
pink elephant
düş kırıklığı
frustration

Tom has a low frustration tolerance. - Tom'un düşük bir düş kırıklığı toleransı vardır.

düş kırıklığı
anticlimax
düş kırıklığı
disenchantment
düş kırıklığı
disappointment
düş görmek
have a dream
düş görmek
dream
düş ile ilgili, hayalî
about falling, dream
düş azması
nocturnal emission
düş görmek
to have a dream
düş gücü
imagination
düş kurmak
to daydream
düş kurmak
to dream, to daydream
düş kırıklığina uğratmak
dash
düş kırıklığı
non event
düş kırıklığı
disappointment, frustration, letdown
düş kırıklığı
disillusion
düş kırıklığına uğramak
to be disappointed
düş kırıklığına uğramış
crestfallen
düş kırıklığına uğratmak
disenchant
düş kırıklığına uğratmak
to disappoint
düş kırıklığına uğratmak
disappoint
düş kırıklığına uğratmak
disillusion
armut piş, ağzıma düş
(Konuşma Dili) He expects things to fall into his lap without doing anything about it himself
gerçekleşmesi olanaksız düş
pie
korkulu rüya/düş görmektense uyanık yatmak hayırlıdır/yeğdir
(Atasözü) It's better to do without a thing than to run risks to get it
Turkish - Turkish

Definition of düs in Turkish Turkish dictionary

DÜŞ
(Osmanlı Dönemi) f. Bak: Dû
düş
Gerçek olmayan şey, imge, hayal
düş
Uyurken zihinde beliren olayların, düşüncelerin bütünü, rüya
düş
Uyurken zihinde beliren olayların, düşüncelerin bütünü, rüya: "Dadaloğlu'm, sevdası var başımda / Gündüz hayalimde, gece düşümde."- Dadaloğlu
düş
Gerçekleşmesi istenen şey, umut
Düş
rüya