İki saat süresince karın içinde otobüsü bekledim.
 - I waited for the bus in the snow as long as two hours.
Bu yer yüzmek için elverişli.
 - The place is convenient for swimming.
Senin için onun yoluna gireceğini umuyorum, Tom.
 - I hope it works out for you, Tom.
Onun nezaketinin karşılığında ona bir hediye verdim.
 - I gave her a present in return for her kindness.
Tom yaptığı bütün iş karşılığında ne alıyor?
 - What does Tom get in return for all the work he's done?
O, cinayet yüzünden hapse atılmıştır.
 - He was framed for murder.
O, iki yanlış başlama yüzünden yarıştan diskalifiye edildi.
 - She was disqualified from the race for two false starts.
Aramızda kalsın, o rüşvet nedeniyle görevden alındı .
 - Between ourselves, he was dismissed for bribery.
Bizim tren deprem nedeniyle beş saat süreyle durdu.
 - Our train stopped for five hours owing to the earthquake.
Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.
 - When meeting a person for the first time, keep the conversation light.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
 - Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
 - This ship is not fit for an ocean voyage.
Bu oda uyumak için uygun değil.
 - This room is not suitable for sleeping.
Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.
 - If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.
O, iş için doğru kişidir.
 - He is the proper person for the job.
O evsizler adına konuştu.
 - She spoke for the homeless.
Pele, birçok önemli maçta Brezilyalı takımlar adına oynadı.
 - Pele played for the Brazilian teams in many important matches.