Dil bilgisi çok karmaşık.
 - Grammar is very complicated.
Fabrika birçok karmaşık makineleri kullanır.
 - The factory uses many complicated machines.
Onun yokluğu konuyu zorlaştırmaktadır.
 - His being absent complicates matters.
Tüm bunlarla hayatımı zorlaştırmak istemiyorum!
 - I don't want to complicate my life with all that!
Ne zaman bu kadar çetrefilli oldu?
 - When did it get so complicated?