O çok hassas bir durumdu.
 - That was a very delicate situation.
Şu anda hassas bir konumdayım.
 - I am now in a delicate position.
Layla'nın çok zarif özellikleri vardı.
 - Layla had very delicate features.
Fadıl, zarif Leyla'yı acımasız bir dünyadan kurtarmak istedi.
 - Fadil wanted to save the delicate Layla from a harsh world.