Hava hakkındaki belirsizlik İngilizlerin karakterlerinde belirli bir etkiye sahiptir.
- The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character.
Steve iyi karakterli bir adam.
- Steve is a man of good character.
O kişilikli bir insandır.
- He is a man of character.
Onda kişilik sorunu var.
- She has a character defect.
Romandaki karakterlerden biri bir bankayı soymak için acemice bir plan düşünüyor.
- One of the characters in the novel dreams up a half-baked plan for robbing a bank.
Bu kitaptaki tüm karakterler hayalidir.
- All the characters in this book are imaginary.
Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
- The Japanese language has many distinctive characteristics.
Bu kadının temel karakter özellikleri gurur, kararlılık ve cesaretti.
- The fundamental character traits of this woman were pride, decisiveness, and courage.
Acılık ve intikam benim karakterimin bir parçası değildir. Hayat çok kısa. Bir insanın acılık ve intikam üzerine zaman harcamaması gerekir.
- Bitterness and revenge are not part of my character. Life's too short. One shouldn't spend time on bitterness and revenge.
O iyi bir insan sarrafı.
- He's a good judge of character.
Jose kendini kötü karakterli bir kişi olarak gösterdi.
- José showed himself to be a person of bad character.
Hayaller kişiliklerimizin mihenktaşıdır.
- Dreams are the touchstones of our characters.
Romandaki karakterlerden biri bir bankayı soymak için acemice bir plan düşünüyor.
- One of the characters in the novel dreams up a half-baked plan for robbing a bank.
Bu kitaptaki tüm karakterler hayalidir.
- All the characters in this book are imaginary.
Japon yazım düzeni çok karmaşıktır, iki binden fazla karakteri olan üç tane alfabe vardır.
- The Japanese writing system is very complicated, it has three alphabets with more than two thousand characters.
O kişilikli bir insandır.
- He is a man of character.
O çok iyi kişilikli bir adamdır.
- He's a man of very good character.
n harfi küçük bir harftir.
- The letter n is a lower-case character.
We saw a shady character slinking out of the office with some papers.
He is quite a character.
- He's quite a character!
He often adopts the behaviors and speech patterns that characterize the advantaged.
- He often adopts the behaviours and speech patterns that characterise the advantaged.