can have

English - Turkish

Definition of can have in English Turkish dictionary
can i have: olabilir i
can ı have: alabilir mıyım
you can't have it both ways: hem nalına hem mıhına
can i have a bag, please: poşet alabilir miyim lütfen
can i have a receipt: fatura alabilir miyim
can i have an itemized bill: ayrıntılı fiş alabilir miyim
can i have another drink: bir kadeh daha alabilir miyim
can i have breakfast in my room: kahvaltımı odamda yapabilir miyim
can i have it reissued: yeniden çıkartabilir miyim
can i have it right away: hemen alabilir miyim
can i have more nuts: biraz daha fıstık alabilir miyim
can i have some antiseptic cream: antiseptik krem alabilir miyim
can i have some aspirin: aspirin alabilir miyim
can i have some condoms: prezervatif alabilir miyim
can i have some insect repellent: böcek ilacı alabilir miyim
can i have some painkillers: ağrı kesici alabilir miyim
can i have some tissues: kâğıt mendil alabilir miyim
can i have some toothpaste: diş macunu alabilir miyim
can i have some vitamins: (fiil)tamin alabilir miyim
can i have some vitamins: vitamin alabilir miyim
can i have something for a cold: soğuk algınlığı için bir şeyiniz var mı
can i have something for a cough: öksürük için bir şeyiniz var mı
can i have something for a hangover: akşamdan kalmalık için bir şeyiniz var mı
can i have something for a sore throat: boğaz ağrısı için bir şeyiniz var mı
can i have something for an upset stomach: mide bulantısı için bir şeyiniz var mı
can i have something for diarrhea: İshal için bir şeyiniz var mı
can i have something for hay fever: saman nezlesi için bir şeyiniz var mı
can i have something for insect bites: böcek sokması için bir şeyiniz var mı
can i have something for motion sickness: yol tutması için bir şeyiniz var mı
can i have something for sunburn: güneş yanığı için bir şeyiniz var mı
can i have the car washed: arabayı yıkatabilir miyim
when can i have my clothes back: giysilerimi ne zaman alabilirim

English - English

Definition of can have in English English dictionary
you can't have your cake and eat it: (deyim) Have or do two things at the same time that are impossible to have or do at the same time
You can't have your cake and eat it - if you want more local services, you can't expect to pay less tax.
you can't have your cake and eat it: (deyim) Have in one's possession something and be able to use or exploit it; to have it both ways. (Usually stated in the negative)

Turkish - English

Definition of can have in Turkish English dictionary
inan olmaz. You can't have any faith: in (someone, something): Mücteba'nın laflarına inan olmaz. You can't have any faith in what Mücteba says

can have

Hyphenation

Can have

Turkish pronunciation

kın häv

Pronunciation

/kən ˈhav/ /kən ˈhæv/

Etymology

[ k&n, 'kan ] (verb.) before 12th century. Middle English , from Old English; akin to Old High German kan know, am able, Old English cnAwan to know; more at KNOW.