Onlar yollarını kaybetme ihtimaline karşı yanlarında bir harita taşıdılar.
 - They carried a map with them in case they should lose their way.
Yağmur yağma ihtimaline karşı ceketini al.
 - Take your coat in case it rains.
Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.
 - You'll have to take his place in case he can't come.
Yangın olduğu takdirde bu butona bas!
 - Push this button in case of fire!
Yangın durumunda, 119'u çevir.
 - In case of fire, dial 119.
Yangın durumunda, çanı çal.
 - In case of fire, ring the bell.
Beni aramak istersin diye telefonumu bırakacağım.
 - I'll leave my number in case you want to call me.
Yağmur yağmaya başlar diye yanına bir şemsiye al.
 - Take an umbrella with you in case it begins to rain.