Ağaçtaki kedi bana doğru aşağıya geldi.
 - The cat on the tree came down to me.
Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.
 - We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
Tom merdivenlerden aşağıya koştu.
 - Tom ran down the stairs.
Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.
 - We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
İkizler kızamıktan dolayı yatağa düştü.
 - The twins have come down with measles.
Sözde acemi skandalı duyulduğundan beri o politikacı dünyada gözden düştü.
 - That politician has come down in the world since the so-called Recruit scandal was publicized.
Tom Mary'nin nehrin aşağısına doğru sürüklenişini izlemekten başka bir şey yapamadı.
 - Tom could do nothing but watch Mary being swept down the river.
Tom caddenin aşağısına doğru yürüdü.
 - Tom walked down the street.
Oldukça yıkılmış görünüyorsun.
 - You look pretty down.
Yıkılmış bazı eski evler gördük.
 - We saw some old houses pulled down.
Havalanından şehir merkezine hangi demir yolu hattını kullanacağımı bana söyle lütfen.
 - Please tell me which railway line to use from the airport to downtown.
Güneş battığında hava soğudu.
 - It grew cold as the sun went down.