Tren geçerken Tom sürücünün bir anlık bakışını yakaladı.
 - Tom caught a glimpse of the driver as the train raced past.
O bana çarpmadan hemen önce diğer arabayı bir an için gördüm.
 - I caught a glimpse of the other car right before he hit me.
Ben onu bir an için gördüm.
 - I caught a glimpse of him.
Bazı rüyalar geleceğin bir belirtisidir.
 - Some dreams are a glimpse of the future.