Oda bu amaç için gayet uygun.
 - The room is perfectly suitable for this purpose.
Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.
 - Making money is his main purpose in life.
Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
 - Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
Çok sayıda öğrenci müzik eğitimi yapmak amacıyla Avrupa'ya gider.
 - Many students go to Europe for the purpose of studying music.
O müzik eğitimi amacıyla İtalya'ya gitti.
 - He went to Italy for the purpose of studying music.
Biz kasıtlı olarak onun sırasını atladık.
 - We skipped his turn on purpose.
Palyaço kasıtlı olarak düştü.
 - The clown fell down on purpose.
Bunu mahsus yapıyorsun!
 - You're doing it on purpose!
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
 - No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Bunu kasten yapıyorsun!
 - You're doing it on purpose!
Tom bunu kasten yapmadı.
 - Tom didn't do it on purpose.