box office take, in millions, prior to first friday of wide release

listen to the pronunciation of box office take, in millions, prior to first friday of wide release
English - Turkish

Definition of box office take, in millions, prior to first friday of wide release in English Turkish dictionary

pre
önek önce, ön
pre
ön

Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız. - We have to take steps to prevent air pollution.

Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur. - It would be to your advantage to prepare questions in advance.

pre-
önce

Senin vergi öncesi gelirin nedir? - What's your pre-tax income?

O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı. - He bought the pre-cut pork loin.

pre-
(önek) ön
pre-
önceden

O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı. - He bought the pre-cut pork loin.

pre-
erken
pre-
ilk
pre
(Askeri) POSITIONED WAR RESERVE MATERIAL REQUIREMENT, PROTECTABLE: KORUNABİLİR (MUHAFAZA EDİLEBİLİR), ÖNCEDEN İDHAR EDİLMİŞ HARP YEDEĞİ MALZEME GEREKSİNİMİ: Önceden idhar edilmiş harp yedeği malzeme gereksiniminin tedarik, fon ve envanter yönetimi amaçlarıyla korunan, muhafaza edilen kısmı
pre
önce

Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur. - It would be to your advantage to prepare questions in advance.

O iki gün önceden vardı. - He arrived two days previously.

pre
evvel
pre
öncesi

Tom Mary'nin evlilik öncesi anlaşmayı imzalamasını istedi. - Tom wanted Mary to sign a prenuptial agreement.

Buz birçok tarih öncesi hayvanlar fosilleştirdi. - The ice has fossilised many prehistoric animals.

pre
önceden

O iki gün önceden vardı. - He arrived two days previously.

Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir. - In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.

pre
önceki

Onunla önceki gün tanıştım. - I met him on the previous day.

Boynun bir önceki yılda kalınlaştı mı? - Has your neck thickened during the previous year?

pre
pref. önce
pre
ön-
English - English
pre-
pre