Put some salt on your meat.
- Etinin üzerine biraz tuz koy.
My mother bought some apples at a fruit store.
- Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı.
Add a little more pepper.
- Biraz daha biber ekle.
Take things a little more seriously.
- Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
It's a bit strange to me.
- O bana biraz garip geldi.
Can I give you a bit of advice?
- Sana biraz tavsiye verebilir miyim?
Do you have any French wine?
- Biraz Fransız şarabın var mı?
Tom could think of no reason why he should give Mary any money.
- Tom Mary'ye niçin biraz para vermesi gerektiğine dair hiçbir neden düşünemiyordu.
It's a bit strange to me.
- O bana biraz garip geldi.
Can I give you a bit of advice?
- Sana biraz tavsiye verebilir miyim?
He is something of an expert on oriental art.
- O, oryantal sanatında birazcık uzmandır.
You're something of a troublemaker, aren't you?
- Sen biraz baş belasısın, değil mi?
The air feels somewhat cold this morning.
- Bu sabah hava biraz soğuk.
The washing machine is somewhat out of order.
- Çamaşır makinesi biraz bozuk.
Tom asked Mary for some money so he could buy something to eat.
- Tom Mary'den yiyecek bir şey alabilmesi için biraz para istedi.
It's something a bit different and the people I was hanging around with wore them.
- Bu biraz farklı bir şeydi ve beraber takıldığım insanlar bunlardan takıyordu.
Tom seems mildly interested.
- Tom biraz ilgili görünüyor.
Tom only looks mildly interested.
- Tom sadece biraz ilgili görünüyor.
The weather is a shade better today.
- Hava bugün biraz daha iyi.
He is a shade better today.
- O bugün biraz daha iyi.
Do you want a spot of coffee?
- Biraz kahve ister misiniz?
Mr. Bush had slightly more votes than Mr. Gore.
- Bay Bush, Bay Gore'dan biraz daha fazla oy aldı.
My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.
- Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.
John, you've been working too hard. Have a seat and rest awhile.
- John, çok çalışıyorsun. Otur ve biraz dinlen.
I was a little bit disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğradım.
Could you please speak a little bit more slowly?
- Biraz daha yavaş konuşabilir misiniz?
Tom only looks mildly interested.
- Tom sadece biraz ilgili görünüyor.
Tom seems mildly interested.
- Tom biraz ilgili görünüyor.