Sen hâlâ korunmasızsın.
 - You're still vulnerable.
biz hepimiz kolay inciniriz.
 - We're all vulnerable.
Çocuklar çok kolay incinir.
 - Children are so vulnerable.
Mary savunmasız hissetti.
 - Mary felt vulnerable.
Tom savunmasız görünüyor.
 - Tom looks vulnerable.
O, boşanmasından sonra çok hassastı.
 - He was very vulnerable after his divorce.
Doğanın dengesi çok hassastır.
 - The balance of nature is very vulnerable.