Her ambition is to become an ambassador.
- Onun tutkusu bir büyükelçi olmaktır.
The ambassador is leaving Japan tonight.
- Büyükelçi bu gece Japonya'dan ayrılıyor.
He was appointed ambassador to Britain.
- İngiltere'ye büyük elçi olarak atandı.
I've seen just now that the ambassador of Saudi Arabia has resigned.
- Suudi Arabistan büyük elçisinin istifa ettiğini az önce gördüm.