It's a privilege to meet you.
- Sizinle tanışmak bir ayrıcalık.
A right without a duty is a privilege.
- Ödevsiz hak, ayrıcalıktır.
He has the privileges of membership.
- Onun üyelik ayrıcalıkları vardır.
Rank has its privileges.
- Rütbenin ayrıcalıkları var.