Hepimiz onun yanında gittik.
- All of us went besides him.
Anne bebeğinin yanında yatakta yatıyordu.
- The mother lay beside her baby on the bed.
Mary dolaptan ütü masasını çıkardı ve onu açtı, pencerenin yanına yerleştirdi.
- Mary pulled the ironing board out of the closet and unfolded it, setting it up beside the window.
Senin yanına oturabilir miyim?
- Can I sit beside you?
Tom'un dışında birinin o işi almayı istemesi pek olası değil.
- It's unlikely that anyone besides Tom would consider taking that job.
O mağaza mobilya dışında birçok şey satmaktadır.
- That store sells many things besides furniture.
Mary'nin İsa dışında başka çocukları var mı?
- Did Mary have any other children besides Jesus?
Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.
- I don't have any other hobbies besides football.