Tom yukarıdan geçen helikopterleri duyabiliyordu.
 - Tom could hear helicopters overhead.
Kilise, kenti yukarıdan gören tepe üzerindedir.
 - The church is on the hill overlooking the city.
Tom şapkasını gözlerinin üzerine aşağıya indirdi.
 - Tom pulled his cap down over his eyes.
Gösteri neredeyse bitmişti.
 - The performance was almost over.
Her şey bitmiş sayılmaz.
 - It ain't over till it's over.
Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerine atlar.
 - The quick brown fox jumps over the lazy dog.
Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı.
 - Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
 - A lot of people want peace all over the world.
Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
 - I'm the type who likes to think things over very carefully.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
 - Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Tom şimdi baştan başa sözleşmeyi okuyor.
 - Tom is reading over the contract right now.
300'ü geçkin insan tutuklandı.
 - Over 300 people were arrested.