Hanako'nun şaşırtıcı şekilde hoş bir insan olduğu ortaya çıktı.
 - Hanako turned out to be a surprisingly nice person.
Onun alışılmışın dışında mücadele tarzı şaşırtıcı şekilde etkiliydi.
 - His unorthodox fighting style was surprisingly effective.
Şaşırtıcı bir şekilde, Tom'la aynı düşüncedeyim.
 - Surprisingly, I agree with Tom.
Şaşırtıcı bir şekilde, soğuk günlerde bile yüzer.
 - Surprisingly, he swims even on cold days.
Onlar şaşırtıcı biçimde iyiydi.
 - They're surprisingly good.
Borsa bugün şaşırtıcı biçimde sakindi.
 - The stock market was surprisingly quiet today.