O, oyunu mutlaka kazanacak.
 - He is certain to win the game.
Çeviri bir kadın gibidir. Güzelse güvenilir değildir. Güvenilirse kesinlikle güzel değildir.
 - Translation is like a woman. If it is beautiful, it is not faithful. If it is faithful, it is most certainly not beautiful.
İstasyonda güvenilir bir beyefendiyle karşılaştım.
 - I met a certain gentleman at the station.
Bu kitap belirli bir değere sahiptir.
 - This book has a certain value.
O belirli bir gangster tarafından tehdit edilmektedir.
 - He is threatened by a certain gangster.
Başbakan Koizumi kesinlikle soğukkanlı bir insan değildir.
 - Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man.
Kesinlikle,kart oynamayı severim.
 - Certainly, I like playing cards.
Tom takdir edeceğin belli niteliklere sahip.
 - Tom has certain qualities you'll appreciate.
Belli bir noktadan sonra her şey biraz daha zor oldu.
 - After a certain point, everything became a little more difficult.
Tom kesinlikle kendinden emin görünüyor.
 - Tom certainly looks confident.
Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.
 - Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
Ben herhangi bir hata yapmadığımdan oldukça eminim.
 - I'm pretty certain I haven't made any mistakes.
Tom kesinlikle takımındaki herhangi biri kadar çok çalışıyor.
 - Tom certainly works as hard as anyone else on his team.